Hikemi Tarz Kime Ait? Türk Edebiyatında Bilgeliğin Sesi
Türk edebiyatı tarihine bakıldığında, şiirin sadece duyguların değil, düşüncelerin de bir taşıyıcısı olduğu görülür. Bu düşünce merkezli şiir anlayışının en belirgin örneklerinden biri, hikemi tarz olarak adlandırılan edebi eğilimdir. “Hikmet” kelimesinden türeyen bu kavram, bilgelik ve derin anlam arayışını temel alır. Ancak bu tarzın kime ait olduğu sorusu, yalnızca bir isimle değil, bir zihniyetin tarihsel gelişimiyle yanıtlanmalıdır.
Hikemi Tarzın Kökeni ve Anlam Dünyası
“Hikemi” kelimesi, Arapça “hikmet” kökünden gelir ve “bilgelikle ilgili”, “hikmetli” anlamlarını taşır. Bu tarzda yazan şairler, hayatı, insanı ve evreni sorgulayan bir tavır içindedir. Duygusallığın yerini akıl, tefekkür ve öğüt verir nitelikte bir ifade alır. Hikemi tarz, didaktik olmaktan çok, hayatın anlamı üzerine derin bir farkındalık yaratmayı amaçlar.
Bu anlayışın temelleri, İslam düşüncesiyle birlikte şekillenmiş; özellikle tasavvufun insanın iç dünyasına yönelen öğretisiyle beslenmiştir. Ancak şiirdeki biçimsel yansıması, 17. yüzyılda Osmanlı klasik şiiri içinde belirginleşmiştir.
Hikemi Tarzın Kurucusu: Nabi
Hikemi tarz kime ait? sorusuna verilecek en net cevap, hiç kuşkusuz Nabi’dir. 17. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan şair, bu tarzın hem kurucusu hem de en güçlü temsilcisidir. Asıl adı Yusuf Nabi olan şair, Urfa doğumludur ve Divan edebiyatında düşünce merkezli şiirin en olgun örneklerini vermiştir.
Nabi’nin şiirlerinde duygusallıktan ziyade akıl, öğüt ve toplumsal eleştiri ön plandadır. Onun eserleri, bireyin hem kendine hem de çevresine karşı sorumluluğunu hatırlatır. “Hayrâbâd” ve “Hayriyye” gibi eserlerinde, ahlaki değerlere, erdemli yaşama ve ölçülü davranmaya yönelik öğütler yer alır. Şair, bu yönüyle klasik Divan şiirinin duygusal lirizmini rasyonel bir bakışla dönüştürmüştür.
Nabi ve Düşünce Eksenli Şiirin Özellikleri
Hikemi şiir, Nabi’nin kaleminde sadece bir üslup değil, aynı zamanda bir düşünce disiplini haline gelmiştir. Onun şiirlerinde dikkat çeken başlıca özellikler şunlardır:
- Şiir, estetik bir süs değil; hayatı anlamlandırmanın aracıdır.
- Duygu yerine akıl, sezgi yerine deneyim ön plandadır.
- Toplumsal gözlem ve eleştiri önemli bir yer tutar.
- Dil ağır ama anlam derindir; her beyitte bir öğüt veya çıkarım gizlidir.
Nabi, bu tarzı bilinçli bir tercih olarak geliştirmiştir. Klasik Divan edebiyatında yaygın olan mazmunlara, aşk temalarına ve soyut güzellik arayışına mesafeli durmuştur. Onun amacı, insana “nasıl yaşamalı?” sorusunu sordurmaktır.
Hikemi Tarzın Tarihsel Arka Planı
17. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda bir dönüşüm dönemidir. Toplumun değerlerinde çözülmeler, sarayla halk arasındaki uçurumlar ve dini-tasavvufi anlayışlardaki değişimler, şairleri de etkilemiştir. Nabi, bu ortamda bir “düşünce şairi” olarak öne çıkar.
Onun hikemi tarzı, bir bakıma edebiyatın toplumsal bilinçle yeniden buluşmasıdır. Şiir, artık yalnızca saray estetiğinin değil, ahlaki ve insani farkındalığın da sesi haline gelir. Bu yönüyle Nabi, hem kendi çağının eleştirmeni hem de geleceğe yön veren bir düşünürdür.
Günümüzde Hikemi Tarz Üzerine Akademik Tartışmalar
Günümüz edebiyat araştırmalarında hikemi tarz, yalnızca Divan şiirinin bir akımı olarak değil, bir düşünsel tavır olarak da ele alınmaktadır. Akademik çevrelerde yapılan tartışmalar, Nabi’nin bu tarzı bilinçli bir “şiir felsefesi” haline getirdiği görüşünde birleşir.
Bazı araştırmacılar, hikemi tarzı klasik İslam felsefesi ve Arap-İran hikmet geleneği ile ilişkilendirirken; bazıları da onun Osmanlı toplumundaki değişimlere tepki olarak ortaya çıktığını savunur. Her iki görüş de Nabi’nin eserlerindeki derin gözlem gücünü ve insan davranışlarına dair eleştirel bakışını doğrular niteliktedir.
Ayrıca modern dönem şairlerinin, özellikle düşünce merkezli Türk şiiri geleneğinde Nabi’den izler taşıdığı kabul edilir. Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal veya Necip Fazıl gibi şairlerde de bu hikemi damar, çağın koşullarına uyarlanmış biçimde yaşamaya devam etmiştir.
Hikemi Tarzın Bugüne Uzanan Yansımaları
Bugün hikemi tarz, yalnızca bir edebi tür olarak değil; yaşam felsefesi olarak da değerlendirilebilir. Çünkü Nabi’nin şiirlerinde vurguladığı ölçülülük, bilgelik ve sorumluluk duygusu, modern insanın arayışlarına hâlâ cevap verebilecek niteliktedir.
Hikemi tarz, bireyin içsel dünyasıyla dış dünyayı dengeleyen bir bilgelik dilidir. Günümüzün hızlı, yüzeysel ve duygusal iletişim biçimleri içinde, bu derinlikli anlatım biçimi, insanı yeniden düşünmeye davet eder.
Sonuç: Bilgelikten Doğan Bir Üslup
Hikemi tarz kime ait? sorusunun cevabı tarihsel olarak Nabi olsa da, bu tarz aslında “düşünen insanın sesi”dir. Nabi, kelimeleri sadece duyguların değil, aklın da hizmetine sunarak şiiri bir bilgelik alanına taşımıştır.
Bugün bu tarzı okurken, yalnızca bir şairi değil, bir dönemin düşünme biçimini, toplumsal eleştirisini ve insana dair sorularını da dinleriz. Çünkü hikemi tarz, kelimenin ötesinde bir şeydir: düşüncenin şiire dönüşmüş hâlidir.